Britanya Müslümanları Parlamento Grubu Başkan Yardımcısı ve Birleşik Krallık Türkiye Ticaret Temsilcisi Afzal Khan'ın ev sahipliğinde yapılan panele İnanç, Topluluklar ve İskandan Sorumlu Devlet Bakanı Lord Wajid Khan, Lordlar Kamarası üyesi Qurban Hussain, Türkiye'nin Londra Büyükelçisi Osman Koray Ertaş, raporun editörlerinden Prof. Dr. Enes Bayraklı ve raporda bazı ülkeleri kaleme alan Prof. Dr. Aristotle Kallis, Dr. Kawtar Najib, Dr. Amani Hassani ile çok sayıda davetli katıldı.
Khan, panelde yaptığı açılış konuşmasında, Müslüman toplulukların İngiltere'de yaşadıkları sorunların, geçen yıl yüzde 73'lük artış gösterdiğine işaret etti.
Son 4-5 yılın verilerine bakıldığında ise suçların yaklaşık yüzde 40 ila 50'sinin Müslüman topluluklara karşı işlendiğine dikkati çeken Khan, bu sorunun sadece İngiltere ile sınırlı olmadığının, küresel çaplı bir sorun olduğunun altını çizdi.
Müslümanlara yönelik nefret suçlarına da değinen Khan, Almanya'da 7 Ekim 2023'ten bu yana Müslümanlara yönelik nefret suçlarının yüzde 140 arttığını söyledi.
Khan, Fransa'da ise kadınların nasıl giyinmesi gerektiğine karar vermek isteyen aşırı seküler fikirlerin var olduğunu aktararak, "Kadınların nasıl giyindiğine karışılmasını asla anlayamıyorum. Bu, hükümetin işi değil." diye konuştu.
- "İngiltere'de İslamofobi'nin tanımını yapacağız"
İnanç, Topluluklar ve İskandan Sorumlu Devlet Bakanı ve Lordlar Kamarası üyesi Khan da İngiltere’de İslamofobinin tanımını yapmak için çalışmalara devam ettiklerini belirterek, “Nasıl tanımlayacağınızı veya parametrelerin ne olduğunu bilmiyorsanız, bununla mücadele edemezsiniz.” dedi.
Bu tanımı ortaya koymanın kolay olmadığına ve çok fazla zorluk olduğuna işaret eden Khan, “Umarım gelecek yıl, tanım beklerken bir rapor daha hazırlamak zorunda kalmayız. Her vatandaşımızı korumak için görevimi yerine getirmeye kararlıyım.” şeklinde konuştu.
- "Öncelikle sorunu kabul etmemiz gerektiğini düşünüyoruz"
Türk-Alman Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bayraklı da raporda İslamofobi ile etkili şekilde mücadele etmek için bazı politika önerileri sunduklarını anlatarak, şöyle devam etti:
“Öncelikle sorunu kabul etmemiz gerektiğini düşünüyoruz. Bu nedenle İslamofobinin bir sivil toplum sorunu olarak kabul edilmesi, sınırsız bir ikinci adımın ilk adımıdır. İkinci olarak, İslamofobi ile mücadele için mevzuatı güçlendirmeliyiz. Ayrımcılık ve ırkçılıkla mücadele yasalarını, ihlallere uygun cezalarla uygulamalıyız. Ayrıca, kadınlarla ilgili stereotipleri sorgulayan kamu kampanyaları ve eğitim programları başlatmalıyız. Hepimiz İslamofobiye karşı çalışan taban hareketlerine katılmalıyız. Daha iyi politika oluşturmak için nefret suçları ve ayrımcı uygulamaların izlenmesini iyileştirmeli ve dengeli haberciliği teşvik etmeliyiz."
- "İslamofobi sadece Müslümanları ilgilendirmiyor"
Raporda İngiltere'yi inceleyen Prof. Dr. Kallis, özellikle 2023 yılının İslamofobi konusunda önemli değişimlerin yaşandığı bir dönüm noktası olduğunu söyledi.
Özellikle İsrail'in Gazze saldırılarının başladığı 7 Ekim 2023 sonrası yaşananların önemine işaret eden Kallis, 2018'de yine İngiltere parlamentosunda İslamofobi konusunda tüm partilerin katıldığı bir parlamento grubu oluşturulduğunu ifade etti.
Kallis, o günden bugüne İslamofobi konusunda bir gelişme olmadığını kaydederek, "(İngiltere'de) Hükümet yeni bir parlamento grubu oluşturulacağını söyledi. Bunu ve söylemde değişen tonu olumlu karşılıyoruz. Ancak, öğrenmemiz gereken daha ne var?" diye sordu.
İnternet ortamındaki nefret söyleminin 7 Ekim 2023 öncesine göre 3 kat arttığını dile getiren Kallis, İslamofobinin sadece Müslümanları ilgilendirmediğini, bunun aynı zamanda İngiliz değerlerine, insan haklarına ve toplumsal uyuma da karşı olduğunu vurguladı.
- "Fransa'da Müslümanlar kurumlara güvensizlik duyuyor"
Fransa'nın ulusal İslamofobi raporunu kaleme alan Dr. Najib, Fransa'daki Müslüman karşıtlığı için 2004 yılı ve 7 Ekim 2023'ün önemli iki tarih olduğunu belirtti.
Özellikle 2004'te okullarda başörtüsü yasağıyla başlayan sürece değinen Najib, "Abaya gibi kıyafetler dini sembol olarak görülürken herhangi bir başka uzun etek hedef alınmıyor. Abaya laikliğe karşı gösteriliyor. Müslüman çocuklar okul girişlerinde başlarını açmaya zorlandığı gibi giydiği kıyafetler de hedef alınıyor. Bu kızlar okulları tarafından izleniyor ve bazen aşağılanıyorlar." ifadelerini kullandı.
Najib, çocukların kıyafetleriyle ilgili özel sorulara maruz kalmalarının çocuk haklarının ve insan haklarının ihlali olduğuna vurgu yaptı.
Fransa'da Müslümanların bazı kurumlara karşı güvensizlik duyduğunu da anlatan Najib, polisten örnek vererek, "Operasyonel Güçler Eylemi (AFO) adlı faşist bir grup marketlerdeki helal ürünleri kirletme ve zehirleme girişiminde bulundu. Bu grubun lideri eski bir polis. Bu örnek, Fransız polisindeki durumu gözler önüne seriyor." diye konuştu.
Najib, polisin Müslümanlara karşı önyargılı davrandığını, Müslümanları sembolize eden kıyafetleri yaptıkları ayrımcılığı meşru göstermek için kullandığını da sözlerine ekledi.
- "Danimarka'da göçmenlere 'Batılı olmayan' deniyor"
Avrupa İslamofobi Raporu 2023'te Danimarka'yı ele alan Dr. Hassani, Danimarka'daki İslamofobinin daha farklı olduğunu kaydetti.
Ülkede "Müslümanların Danimarkalıların yerini almasını önleme" düşüncesi bulunduğunu aktaran Hassani, göçmenlerin politik hakları ve vatandaşlık haklarını elinden almaya yönelik yasalar bulunduğunu belirtti.
Hassani, son 30 yıldır göçmenlerin vatandaş olmasının önünde kısıtlayıcı engeller bulunduğunu anlatarak, "Bir göçmenin vatandaş olması ortalama 19 yılını alıyor. Göçmenlerin çocukları vatandaş olmakta zorlanıyor. Göçmen çocuklarının yüzde 40'ı vatandaş değil." dedi.
Politikacıların Müslümanlar söz konusu olduğunda oy kazanma refleksi ya da kaybetme korkusu olmadığını aktaran Hassani, Danimarka'da göçmenler için "Batılı olmayan" nitelendirmesi yapıldığının altını çizdi.
Hassani, devlet yardımı almak için getirilen haftada 30 saat çalışma şartına da işaret ederek, "İş bulamıyorsanız devlet yardımı alamıyorsunuz. Müslümanlar iş ararken ayrımcılık yaşıyor. Bu yasa Müslüman kadınları hedef alıyor." şeklinde konuştu.