Başkan Arpaguş: Helal kazanıp helal tüketmek kulluğun bir gereğidir

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Safi Arpaguş, "İslam'ın ilke ve değerlerine uygun bir hayat yaşamak tümüyle kulluk kapsamında olduğu gibi, ticari ve iktisadi faaliyetlerde bulunmak, helal ve meşru yollardan kazanıp helal ve temiz olanı tüketmek de ibadetin yani kulluğun bir gereğidir." dedi.

Başkan Arpaguş: Helal kazanıp helal tüketmek kulluğun bir gereğidir

Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, İslam İşbirliği Teşkilatının (İİT) ilgili kuruluşu İslam Ülkeleri Standartlar ve Metroloji Enstitüsü (SMIIC) işbirliğinde, Ticaret Bakanlığı ve Helal Akreditasyon Kurumunun koordinasyonunda gerçekleşen ve Anadolu Ajansının (AA) Global İletişim Ortağı olduğu 11. Dünya Helal Zirvesi, İstanbul Fuar Merkezi'nde başladı.

Programın açılışında konuşan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Safi Arpaguş, üretim standartları ve tüketim alışkanlıklarının çok hızlı değiştiği bir dönemde, İslam'ın hayata dair en temel düsturu "helal" konusunun etraflıca müzakere edileceği zirvenin hayırlara vesile olmasını temenni ettiğini söyledi.

Safi Arpaguş 22

Başkan Arapaguş, "İslam'ın ilke ve değerlerine uygun bir hayat yaşamak tümüyle kulluk kapsamında olduğu gibi, ticari ve iktisadi faaliyetlerde bulunmak, helal ve meşru yollardan kazanıp helal ve temiz olanı tüketmek de ibadetin yani kulluğun bir gereğidir." diye konuştu.

İslam'ın ilke ve ölçülerinin en temel gayesinin, insanın canını, malını, neslini, aklını ve dinini her türlü tahribat ve tahrifattan muhafaza etmek olduğunu dile getiren Başkan Arpaguş, "Bu değerlerin korunabilmesi için hiç şüphesiz insanın duygu, düşünce ve iradesini Allah'ın muradıyla buluşturması gerekir. Yaratılış itibarıyla saygın bir varlık olan insanın hem selim fıtratını hem de saygınlığını koruyarak yaşayabilmesi için hayatın her anında ve alanında Cenabıhakk'ın belirlediği sınırlara riayet etmesi elzemdir. Söz konusu sınırlar ise Kur'an-ı Kerim'de 'helal' kavramıyla ifade edilen meşru, maruf ve makul bir hayat düsturuna karşılık gelmektedir." ifadelerini kullandı.

Onurlu, güvenli ve sağlıklı bir hayatın yolunun, kulluk şuurunun ve helal-haram bilincinin canlı tutulmasından geçtiğini vurgulayan Başkan Arpaguş, şunları kaydetti:

"Ayetikerimelerde 'helal' kavramıyla birlikte bir de 'tayyib' kavramının kullanıldığını görüyoruz. Bu kavramın çoğulu olan 'tayyibat', en yalın ifadeyle 'temiz ve yararlı olduğu için insan tabiatına uygun, hoş gelen, aklın ve dinin benimsediği şeyler' demektir. Özelikle yiyecek ve içecekler söz konusu olduğunda tayyibat kavramı, gıda standartlarının en üst seviyesini ifade etmektedir. Kur'an'da 'tayyib' kelimesinin karşıtı olarak 'habis' kavramı kullanılır. Bu kavram, 'dinen haram kılınmış, pis, çirkin, bozulmuş, safiyetini kaybetmiş, kötü ve tiksinti verici ya da sağlığa zararlı' olan şeyleri nitelemektedir. Bu bakımdan bir şeyin helal olmasıyla birlikte 'tayyib' niteliği de taşıması için o şeyin dini meşruiyeti yanında mutlaka temizlik, sağlık, güvenilirlik, alımlılık gibi ölçülere de uygun olması icap etmektedir. Ayrıca yüce dinimiz İslam'a göre bir şeyin temiz olarak nitelenebilmesi için onun yenilmesinin veya içilmesinin meşru olmasıyla birlikte helalinden kazanılmış olması da gerekmektedir."

Prof. Dr. Arpaguş, temiz ve helal bir malın, gayrimeşru şekilde elde edildiğinde kirlenmiş, dolayısıyla habis ve haram hale geldiğini belirtti.

İnsanın haram ve kötü olanla arasına mesafe koymasının her şeyden önce mühim bir kulluk vazifesi olduğunu vurgulayan Arpaguş, kişinin Allah'ın neyi helal ve haram kıldığını ve onu davranışa dönüştürmeyi bilmesi gerektiğini ifade etti.

Başkan Arpaguş, helal-haram bilincinin kaybedilmesinin de anlam, değer ve gaye bakımından ciddi yozlaşmalara sebebiyet verebileceğini anlatarak, "Bilinmelidir ki bir toplumda ticari ve iktisadi faaliyetler, meşruiyetini o toplumun dini ve ahlaki değerlerinden, örfi ve hukuki normlarından almıyorsa, orada ciddi bir bozulma ve çürüme söz konusudur. Böyle bir vasatta istikametini yitiren insanın kötülükler ve günahlar tarafından kuşatılması ve neticede nefisle mücadelesinde mağlubiyete düçar olması kaçınılmazdır." şeklinde konuştu.

Bugün Müslümanların bazı tehlikelerle karşı karşıya olduğunu belirten Diyanet İşleri Başkanı Arpaguş, şunları kaydetti:

"Modern zamanlarda maalesef dinin, maneviyatın ve güzel ahlakın hayatın dışına itildiğine şahitlik ediyoruz. Dini değerlerin hayatı düzenleyici ilkelerinden kendilerini azade hissedenlerin, helale dair hassasiyetlerinin ciddi anlamda örselendiğini görüyoruz. Bugün dünyevileşmeyi körükleyen, daha fazla kazanma hırsını kamçılayan ve tüketim iştahını köpürten marazi bir anlayış, bireysel ve toplumsal hayatı büsbütün kuşatmış durumdadır. Bencilliği ve kişisel menfaati ön plana çıkaran bu anlayış, insanı madde-mana denkleminde derin savrulmalara sürüklemekte, insanlığı ruhen ve bedenen tükenmenin eşiğine getirmektedir. Gerek fert gerekse toplum olarak Müslümanlar, bu konuda dikkatli ve tedbirli olmak mecburiyetindedir, dünyevi olanın aldatıcı cazibesi karşısında asil bir duruş ortaya koymak ve madde-mana dengesini merkeze alan güçlü bir hayat standardı oluşturmak zorundadır."

Bu içerik hakkında ne hissediyorsunuz?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow