Bir Hadis Bir Kudüs – Serçe

Rahmet Peygamberi Muhammed Mustafa (s.a.s.), ümmetinin merhametten yana olmasını ister, zulme asla rıza göstermezdi. O, bir hadisinde bizleri şöyle uyarmıştı:

Bir Hadis Bir Kudüs – Serçe
“Aziz ve Celil olan Allah, bir serçeyi veya daha küçük bir hayvanı bile gereksiz yere öldüren kişiden hesap soracaktır.” (Nesâî, Ferâ ve Atîre, 34) Can, hayat enerjisidir. Allah tarafından verilir, Allah tarafından alınır. Bir diğer değişle, yaşatan da öldüren de Allah’tır. Allah’ın “el-Muhyî” ism-i şerifi, O’nun yaşam kaynağı olduğu ve bütün canlı varlıkların yaşamlarını sürdürmelerini sağladığı anlamına gelir. O, can verdiği bebeğin de çiçeğin de serçenin de yaşamasına karar veren ve bu yaşamı sürdürmesi için her türlü imkânı sağlayandır. Diğer yandan Allah’ın “el-Mümît” ismi ise O’nun ölümü yaratan ve canlıların hayat yolculuğuna son veren olduğu anlamını taşır. Bir canlının ölümüne karar verdiğinde, vakti gelince onun ruhunu bedeninden ayıran ve canını alan, Allah’tır. Hayatı anlamlı kılan ve dinamik tutan, ruhun bedenle bütünlüğüdür. Bu bütünlük bozulduğunda yani ruh bedenden ayrıldığında yaşam da sona erer. İnsan, ruhu sayesinde hareket eder, ses verir, nefes alır, duygularını ve düşüncelerini üretir. Ruhun verdiği enerjiyle yaratılma amacını gerçekleştirir; Allah’a iman ederek ve salih ameller işleyerek dünyayı güzelleştirir. Yeryüzünde iyiliğin hâkim olması ancak insanın yaşamasıyla mümkündür. Ve hatta yerde, gökte, denizde yaratılmış ne varsa, hepsi insanın ulvi bir gaye ile yaşayarak dünyayı da yaşanır hâle getirmesi için onun emrine ve hizmetine verilmiştir. İşte bir canlının yaşamına son veren davranışlar bu yüzden yasaklanmıştır. Meşru ve hukuki olması dışında, katillik bu yüzden bütün ilahi dinlerde büyük günahtır. Kur’an’ın ifadesiyle, “Kim, bir insanı, bir can karşılığı veya yeryüzünde bir bozgunculuk çıkarmak karşılığı olmaksızın öldürürse, o sanki bütün insanları öldürmüştür.” (Mâide, 5/32) Çünkü insanlığın geleceği, yaşayan ve iyilik yapan bir insanın eliyle kurtulur. Peygamberimizin ifadesiyle, “Her Müslüman’ın bir başka Müslüman’a kanı, malı ve ırzı haramdır!” (Müslim, Birr, 32) O halde, Müslüman, ölümden değil, yaşamdan yana olmalı, ölümü değil hayatı beslemelidir. Hayata gelmek nasıl Allah’ın iradesi ile oluyorsa, hayattan ayrılmak da onun kararı ve muradı iledir. Ancak buna vesile olan ve keyfî bir biçimde öldüren kişi çok ciddi vebal altına girer. Allah’ın verdiği canı bedeninden koparmak zulümdür, haddi aşmaktır. Şahsî intikam amacıyla bir insanı öldürmek, eli silah tutmayan masuma kıymak, kan davası gütmek, eğlenmek için bir insanın ya da bir hayvanın canını almak hatta intihar ederek kendi hayatına son vermek de haramdır. Rabbimiz bu uçsuz bucaksız kâinatta hiçbir varlığı amaçsız ve boş yere yaratmamıştır. Sırf Allah tarafından yaratılmaya lâyık görüldüğü için yaratılana saygı göstermek gerekir. Her canın yaşam hakkı dokunulmazdır. Bir küçük serçe bile olsa, eğer Allah onu yaratmışsa değerlidir, anlamlıdır, faydalıdır ve korunmalıdır. Oysa bugün dünyamızın hali… Küçük-büyük nice cana fütursuzca kıyılan, ölümün kan ve gözyaşı dolu şehirlerde kol gezdiği dünyamız… Yaşama hakkının anlamını yitirdiği dünyamız… Ölenin niye öldüğünü, öldürenin niye öldürüldüğünü bilemez hale geldiği, ölü sayısının hesaplanamadığı dünyamız… Zalimlerin eliyle mazlumlar hayata veda ederken, Gazze’de kurşun yiyen aç çocuklar ölürken çok üzgünüz. Onlar ölmesin diye konuşmaya, yazmaya, dua etmeye ve boykota devam edeceğiz. Ölümü hiç ama hiç hak etmeyen binlerce insan şehadet şerbeti içti. Onları hukuksuz ve ahlaksız bir şekilde öldürenlerin ise, Aziz ve Celil olan Allah tarafından en ağır şekilde sorgulanacağına kesinkes inanıyoruz. 

Tepkiniz nedir?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow