Hayat Gördüklerinden İbaret Değildir
Harise b. Vehb’in (r.a.) Resulullah’tan şöyle işittiği nakledilmiştir: “Cennetliklerin kimler olduğunu size bildireyim mi? İnsan tarafından hor görülüp hiçe sayılan, zayıf, alçak gönüllü kimselerdir; eğer Allah’a yemin etse Allah onu yemininde doğru çıkarır. Cehennemliklerin kim olduğunu bildireyim mi? Onlar da, katı kalpli, kaba saba ve kurularak yürüyen, kibirli kimselerdir (Buhari, Tefsir(Kalem) 1; Müslim, Cennet, 46).
Hayat, gördüklerimizden ibaret değildir. Gördüklerimiz, hayatın bize bakan bir tarafıdır. İnsanları dış görünüşlerine göre, yaşam biçimlerine göre, sahip oldukları makam ve mevkilere göre değerlendirip onların yerinde olmayı içinden geçirenlerimiz çoktur. İnsanların iç dünyalarını, zihin dünyalarını bilebilmemiz mümkün olmamaktadır. Elimizde samimiyet ve ihlas gibi kavramları test edecek herhangi bir mizan olmadığı için biz de dış görünüşlerine göre insanlar hakkında hüküm veriyoruz.
Dış görünüşüne göre cennetlik ya da cehennemlik kavramları da aynı değerlendirm
Harise b. Vehb’in (r.a.) Resulullah’tan şöyle işittiği nakledilmiştir: “Cennetliklerin kimler olduğunu size bildireyim mi? İnsan tarafından hor görülüp hiçe sayılan, zayıf, alçak gönüllü kimselerdir; eğer Allah’a yemin etse Allah onu yemininde doğru çıkarır. Cehennemliklerin kim olduğunu bildireyim mi? Onlar da, katı kalpli, kaba saba ve kurularak yürüyen, kibirli kimselerdir (Buhari, Tefsir(Kalem) 1; Müslim, Cennet, 46).
Hayat, gördüklerimizden ibaret değildir. Gördüklerimiz, hayatın bize bakan bir tarafıdır. İnsanları dış görünüşlerine göre, yaşam biçimlerine göre, sahip oldukları makam ve mevkilere göre değerlendirip onların yerinde olmayı içinden geçirenlerimiz çoktur. İnsanların iç dünyalarını, zihin dünyalarını bilebilmemiz mümkün olmamaktadır. Elimizde samimiyet ve ihlas gibi kavramları test edecek herhangi bir mizan olmadığı için biz de dış görünüşlerine göre insanlar hakkında hüküm veriyoruz.
Dış görünüşüne göre cennetlik ya da cehennemlik kavramları da aynı değerlendirme neticesinde ulaştığımız varsayımlardır. Allah Resulü her gün mescidin temizliği ile ilgilenen siyahi bir genç kızı ya da erkeği bir ara göremeyince sahabeye nerede olduğunu sorar. Onlar da o gencin öldüğünü haber verip sanki fazla önemsememişler gibi tavır gösterdiler. Allah’ın Resulü kabrinin kendisine gösterilmesini istemiş ve kabri başında cenaze namazı kılıp şöyle demiştir; “Bu kabirler, içindekiler için zulmet (karanlık) ile doludur; Allah Teala, benim namazım ile onları aydınlatır” (Buhari, Salat, 72; Müslim, Cenaiz, 7).
Hadisi şerifte cennetliklerin insanlar tarafından hor görülüp hiçe sayılanlar, zayıf ve alçak gönüllü kimseler olduğu ifade edilmektedir. Elbette ki cennete gitmenin iman ve İslam çerçevesinde bir haritası çizilmiştir. Gerekli şartları taşıyan, iman edip salih amelleri yerine getiren ve istikamet üzere yaşayan bir Müslüman’ın cennete girmesi doğal olanıdır. Burada kast edilen ise; yoksul, zayıf ve kimsesiz olan kişilerin toplum içerisinde sürekli hor görülmeleri, adeta değersizmiş gibi muamele görmeleridir. Bu hadisle, cennete gidecek olanların sadece hatırı sayılır, itibarlı kimseler olması gerektiği yönündeki ön yargının önü kesilmeye çalışılmaktadır. Cennet ya da cehennem, bizim dış görünüşümüze göre rezervasyonumuzun yapıldığı yerler değildir.
İnsanın fakirliğinin, yoksulluğunun ve kimsesizliğinin insanlar gözünde bir itibar kaybı olarak değerlendirilmesinin yanlışlığı bizlere hatırlatılıyor. Aynı şekilde dış görünüşüne bakarak kötü bir insan izlenimine kapıldığımız ve cehennem ehli olarak düşündüğümüz kişiler hakkında da ön yargılarımızdan kurtulmamız gerektiği başka hadislerde bizlere hatırlatılmaktadır. “Allah sizin suretlerinize ve mallarınıza bakmaz, ancak kalplerinize ve amellerinize bakar” (Müslim, Birr, 34).
Hayat sadece bizim gördüklerimizden ibaret değildir. Kimlerin ömürleri boyunca ne yaşadıklarını ve ağır imtihanlardan geçtiğini her zaman bilebilmemiz mümkün olmuyor. Bir davranışı ile insanın bir ömüre sığdırdığı yaşamının tamamını yargılamak bizleri geri dönüşü mümkün olmayan bir yanlışa sevk edebilir. Anlamaya çalışmak, yardımcı olmak ve değer vermek ile karşımızdakini anlama yolunda ilk adımı atabiliriz. Yargılamak bizim işimiz değildir. Herkes hem bu dünyada yargı önünde hem de ahirette Allah huzurunda hesabını verecektir. Bize düşen sahip çıkmak ve kol kanat germektir.
Hakkı gel sırrını eyleme zahir,
Olmak ister isen bu yolda mahir,
Harabat ehlini hor görme şakir,
Defineye malik viraneler var.