AP tarafından yapılan açıklamada, bakanlığın 2016-2019 yılları arasında Hollanda'daki Müslüman toplulukları, kişileri, kuruluşları gizli araştırmalar yoluyla izlediği ve bu verilerin yasa dışı olarak toplandığı belirtildi.
Yapılan araştırmalarda, bakanlığın özel bir araştırma şirketi aracılığıyla camileri ziyaret ederek kimliklerini gizleyen görevliler vasıtasıyla Müslümanlar hakkında bilgi topladığı ve en az 31 kişinin özel olarak incelendiği ortaya çıktı.
Açıklamada, AP Başkanı Aleid Wolfsen'in, "Bu araştırmalarda kişisel verilerin toplanması, yasal dayanağı olmadığı ve bakanlık konuyla ilgili şeffaf davranmadığı için yasa dışıydı. Ayrıca, çoğunlukla Müslüman kökenlileri hedef aldığı için ayrımcı nitelikteydi." ifadeleri yer aldı.
Ulusal Terörle Mücadele ve Güvenlik Koordinatörlüğü (NCTV) tarafından izlenen bazı Müslümanlar adına hukuki süreç başlatan Avukat Samira Sabir, Denk Partisi milletvekili Doğukan Ergin ve Devlet ve Müslümanlar Arası İletişim Organı (CMO) Başkanı Muhsin Köktaş, AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
-"Cami yöneticileri hakkında yasadışı bilgi toplandı"
Avukat Samira Sabir, Sosyal İşler Bakanlığının uzun bir süre boyunca Müslüman topluluklarda aktif rol alan imam, cami yöneticisi ve vaizler gibi kişilerin kişisel verilerini hukuka aykırı şekilde topladığını ve işlediğini belirtti.
Sabir, "Bakanlık bu kişilerin bilgilerini listeleyerek 'Bu Müslüman, selefi', 'Bu kişi, Müslüman Kardeşler üyesi' gibi sınıflandırmalar yapmış ve bu bilgileri paylaşmıştır. Şüpheli araştırma şirketleri aracılığıyla çok fazla bilgi toplanmış ve işlenmiş. Bunu izlenen kişilerin haberi olmadan yaptılar." ifadelerini kullandı.
Hukuki süreç hakkında bilgi veren Sabir, bakanlıktan bilgi edinme talepleri sonucunda sadece özetler ve kısmi bilgiler alabildiklerini, ancak elde ettikleri verilerde yasa dışı veri toplama yöntemlerinin kullanıldığını gördüklerini vurguladı.
Sabir, "Bakanlığın 'şüpheli araştırma şirketleri' veya 'casuslar' olarak nitelendirdiği kişileri görevlendirdiğini gördük. Bu kişiler camilerde izledikleri kişilere kendilerini tanıtmadan ve niyetlerini açıklamadan soru sorup bilgi topluyordu." dedi.
Toplanan verilerin NCTV ve belediyelerle paylaşıldığını aktaran Sabir, "Amacımız tüm verilerin silinmesini sağlamak, ancak önce hangi bilgilerin var olduğunu ve kiminle paylaşıldığını tam olarak belirlememiz gerekiyor. Verilerin ne kadar yayıldığını hala tam olarak bilmiyoruz, bu yüzden yasal süreçte sonuna kadar gitmeye kararlıyız." diye konuştu.
Sabir, "Bu olaylar, Hollanda'daki Müslümanların 'devletle işbirliği içinde, şeffaf ve diyalog halinde olursak ayrımcılığa uğramayız' şeklindeki algısını tamamen yıktı. Hükümetle ilgili görüşünüz ne olursa olsun, gizlice izlenen grupların bulunduğu listede yer alabiliyorsunuz." ifadesini kullandı.
- "Müslümanlara yönelik güvensiz politikalar uygulandı"
Denk Partisi milletvekili Doğukan Ergin, devletin vatandaşlarına temelde güven duyması gerektiğini belirterek, "Hollanda devleti Müslümanlara yönelik keyfi, tamamen güvensizlikten yola çıkarak dışlayıcı bir politika uygulamıştır." dedi.
Mecliste Sosyal İşler Bakanlığına yönelik soru önergelerine aldıkları cevapların tatmin edici olmadığını ifade eden Ergin, "Bize, 'Bilmiyoruz nasıl oldu, amacımız bu değildi, sadece o dönemde Suriye'ye giden gençleri kontrol etmek istiyorduk' gibi açıklamalar yapıyorlar. Burada temel sorun, devletin tüm vatandaşlarına güven duyarken söz konusu Müslümanlar olunca güvensiz bir politika uygulamasıdır." diye konuştu.
Ergin, bu uygulamaların hiçbir olumlu getirisi olmadığını vurgulayarak, şunları kaydetti;
"Sadece götürüsü var. Takip edilen yüzlerce kişinin özgüveni gitti. Sosyal Hizmetler Bakanı'nın normalde Müslüman toplumlarla, cami dernekleriyle irtibat halinde olduğu bir geleneksel yapı varken, şimdi bu kişiler 'Madem her söylediğim rapor ediliyor, her söylediğim başka bir devlet dairesi tarafından aleyhime kullanılabiliyor, artık bu kişilerle görüşmüyorum' diyorlar."
Toplanan verilerin silinme sürecine ilişkin endişelerini dile getiren Ergin, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nda bu bilgiler iki ay içinde silinecek olsa da, bu bilgilerin birçok farklı devlet dairesinde hala kullanılıyor olma ihtimali yüksek. Bu bilgiler devlet nezdindeki iş başvurularında kişilerin işe alınmamasına sebep olabilir veya bankalarda Müslümanların gereksiz sorgulamalara maruz kalmasına yol açabilir."
Konuyu parlamentoda gündeme getirmeye çalıştığını ancak genel kurul talebinin reddedildiğini belirten Ergin, "Birçok parti 'olmasaydı daha iyi olurdu' diyor ama bu işi fazla büyütmeyelim tavırları var. Bu çok önemli değilmiş gibi, sanki fazla kişinin hayatını ilgilendirmiyormuş gibi bir tutum sergiliyorlar." şeklinde konuştu.
-"Casusluk gibi yapılan araştırmalar Müslümanların güvenini zedeledi"
CMO Başkanı Muhsin Köktaş, 2016-2019 yılları arasında yapılan araştırmaların belediyeler ve NCTV işbirliğiyle gizli şekilde yürütüldüğünü söyledi.
Köktaş, "Araştırmacılar camilere gidip araştırma yaptıklarını söylemeden, sanki cemaatmiş gibi davrandılar. Kimin kiminle konuştuğu, cami başkanının ailesinin ne durumda olduğu, kimin kiminle kavgalı olduğu gibi çok derin ve adeta casusluk gibi bir araştırma yapıldı. Bu durum daha sonra NRC gazetesinin haberiyle ortaya çıktı, yoksa bakanlık bunu kendiliğinden açıklamadı." dedi.
Bu olayların Müslümanlar arasında büyük bir güvensizlik oluşturduğunu belirten Köktaş, şunları dile getirdi:
"Dönemin Adalet Bakanı ile görüşmelerimizde, bakan yapılanların doğru olmadığını ve bir daha tekrarlanmayacağını söylemişti. Ancak daha sonra Sosyal İşler Bakanlığının da benzer bir araştırma yaptığı ortaya çıktı."
Köktaş, verilerin silinmesinin tek başına yeterli olmayacağını vurgulayarak, "İsimler belki yok edilmiş olacak, ama bunun oluşturduğu güvensizliği gidermek gerekiyor. Şu anda Müslümanlarda herkesin kontrol edildiği, izlendiği izlenimi var. Normal vatandaş olarak görülmediğimiz, ne yaparsak yapalım ayrımcılığa uğrayacağımız düşüncesi hakim." diye konuştu.
Son dönemde meclisteki bazı partilerin ezanın yasaklanmasıyla ilgili kanun teklifinden bahsettiğini belirten Köktaş, "Müslümanların ayrımcılığa uğradığına dair raporlara rağmen, mecliste Müslümanların hayatını zorlaştıracak, inançlarını ve yaşamlarını kısıtlayacak konular görüşülüyor. Bu da Müslümanları oldukça tedirgin ediyor." dedi.
Köktaş, Hollanda'nın geleceğine ilişkin endişelerini dile getirerek, "Avrupa'nın birçok ülkesinde Müslümanların inançlarını yaşamasını kısıtlayıcı hareketler artık normalleşti. Bir taraftan inanç özgürlüğünden bahsedeceksiniz, fikir hürriyetinden bahsedeceksiniz, ama diğer taraftan bir grubun inancını yaşamasına kısıtlamalar getireceksiniz. Sonra da demokrasi ve eşitlikten bahsedeceksiniz. Bunun ikisi bir arada yürümüyor." değerlendirmesinde bulundu.
CMO Başkanı Köktaş, sözlerini şöyle tamamladı:
"Üniversite eğitimi yapmış, kariyer sahibi gençlerimiz bile artık Hollanda'dan gitme planları yapıyorlar. Bu, Hollanda'nın geleceği açısından çok tehlikeli. Bir taraftan teknolojik olarak gelişmeyi hedefliyorsun, dünyanın değişik yerlerinden bilim insanlarını Hollanda'ya getirmeye çalışıyorsun, diğer taraftan Müslümanların inançlarını yaşamasını kısıtlıyorsun. Bu çelişki uzun vadede Hollanda için zararlı olacaktır."