İhsan Bilinci
Bir ayet: Hayır, öyle değil! Kim “ihsan” derecesine yükselerek özünü Allah’a teslim ederse, onun mükâfatı Rabbinin katındadır. Artık onlara korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir. (Bakara, 2/112)
İhsan, kulluk bilincinin ve güzel ahlakın zirvesidir. “Biz, insana şah damarından daha yakınız.” (Kâf, 50/16) buyuran Rabbimizin varlığını hayatın her anında hissetmektir. Daima ilahi gözetim altında, Rabbimizin huzurunda, O’nun ikram ve inayetine muhtaç bulunduğumuz şuuruyla yaşamaktır. İhsanın özü, kâmil bir imana sahip olmaktır. Cenab-ı Hakk’ın kâinatı yoktan var ettiğine ve yönettiğine iman etmek, kullarına karşı cömert olduğuna gönülden inanmaktır. Rabbimizi herkesten ve her şeyden daha çok sevmektir. Rehber olarak Kur’an’ı, örnek olarak Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed’i (sas), ölçü olarak İslam’ın hayat veren ilkelerini samimiyetle kabul etmektir. İhsan bilinciyle yaşayan mümin, namazını kendine miraç kılar. Zekâtıyla kazancını manevi kirlerden arındırır, malını bereketlendirir. Orucuyla kendisini kötülüklerden korur, bedenini ve ruhunu şifaya kavuşturur. Nezaket sahibidir; kimseyi incitmez. Güvenilirdir; emanete ihanet etmez, kul ve kamu hakkına tevessül etmez.
Kim zarar verirse Allah da ona zarar verir. Kim (insanlara) güçlük çıkarırsa, Allah da ona güçlük çıkarır. (Ebû Dâvûd, Kadâ’ Akdiye, 31)
Bu içerik hakkında ne hissediyorsunuz?

