İşgalciler, 21 Ocak'ta Batı Şeria'nın kuzeyindeki mülteci kamplarının bulunduğu kentlere yönelik saldırılarını Cenin ile başlattı.
Daha sonra saldırılarını Tulkerim kentine bağlı Tulkerim Mülteci Kampı ve Nur Şems Mülteci Kampı'na genişleten işgalciler, bu bölgelerdeki Filistinlilerin tamamını zorla kamplardan çıkardı. Birleşmiş Milletlerin (BM) açıkladığı rakamlara göre, işgalcilerin saldırıları karşısında 40 binden fazla Filistinli zorla sürgün edilerek evsiz bırakıldı.
Batı Şeria'nın kuzeyindeki dar ara sokaklara sahip kamplara ordunun daha rahat baskın düzenleyebilmesi gerekçesiyle yüzlerce evi yıkmaya başladı.
İşgalcilerin iş makineleri Nur Şems Mülteci Kampı'ndaki yıkımını sürdürürken, buranın kapalı askeri bölge haline getirilmesi nedeniyle içeriye giriş yapılamıyor. Etrafındaki yollar kazılarak kuşatılmış Nur eş-Şems mülteci kampındaki yıkım açıkça görülüyor.
Öte yandan 30 Haziran'da Tulkerim Mülteci Kampı'nda 1600'den fazla kişinin yaşadığı toplam 104 bina için daha yıkım kararı verildi ve dün ilk etapta yıkılacak 50 binada mukim Filistinlilere eşyalarını taşımaları için bir kaç saatlik süre tanındı.
Bu sürede, işgalcilerin silahlarının gölgesinde, aşırı sıcakta, kurtarabildikleri kadar eşyayı yüklenen Filistinliler, işgalcilerin tahrip ettiği yollarda yüklenebildikleri eşyaları kampın girişine kadar taşımak zorunda bırakıldı.
işgalcilerin evleri için yıkım kararı verdiği ve zorla yerinden ettiği Filistinliler, Anadolu Ajansı muhabirine, işgalcilerin 1948'de kurulmasıyla atalarının topraklarından sürüldüklerini, mülteci haline geldikleri Büyük Felaket'i (Nekbe) yeniden yaşadıklarını söyledi.
İkinci bir Nekbe yaşıyoruz
Az miktarda eşyasını kamyonetine yükleyerek kamptan ayrılan Mahmud Zeytun, toplayabildiği kadar eşyasını toplayıp yola düştüğünü belirterek "Kimse ne yapacağını, nereye gideceğini bilmiyor." dedi.
Zeytun, işgalcilerin kamptaki Filistinlileri bir kez daha sürgün ederek "ikinci ve hatta üçüncü bir Nekbe yaşattığını" söyledi.
İşgalcilerin sürgün etmekle de yetinmeyip eşyalarını taşımaya çalışırken kendilerini darbettiğini dile getiren Zeytun, vücudundaki yara izlerini gösterdi.
Kızının evi için yıkım kararı verildiğini söyleyen Muhammed Hamade, işgalcilerin Filistinlilere zulmettiğini belirtti.
Hamade, kızının evindeki eşyaları taşıdıklarını ve onları kendisinin misafir edeceğini belirterek işgalcilerin 3 katlı bina için yıkım kararı verdiğini, diğer katlarda kızının kayınvalidesi ve onun çocuklarının kaldığını aktardı.
Böylece 4 ailenin evsiz kaldığına işaret eden Hamade, "Katil İsrail ordusunun evleri yıktığını ve arkasında kan bıraktığını" söyledi.
Hamade, "Tulkerim halkına karşılıksız yardım ediyorum. Çünkü onlar mazlum ve kimsesiz. Hiç kimse onlara yardım eli uzatmıyor, mazlumlara sadece mazlumlar yardım ediyor." ifadelerini kullandı.
Tulkerim Mülteci Kampı sakinlerinden Büşra Meri, evinin yanındaki binaya yıkım kararı verildiğini, kampta yapılar birleşik halde olduğu için bir bina hakkında yıkım kararı verilince yanındaki evlerin de yıkık, kullanılamaz hale geldiğini söyledi.
Üç kız annesi Meri, yakında bir köyde kiraya çıktıklarını, çocuklarının evlerini özlediğini ama onları tehlikeye atamayacağını bu nedenle evlerine getiremediğini paylaştı.
İşgalcilerin "acımasız" olduğuna işaret eden Meri, askerlerin salı günü kampa giren çocukları darp ettiğini dile getirdi.
Meri, "Bu ikinci tehcir. İlk başta annemi, babamı zorla göç ettirdiler. Şimdi sıra bizde, ikinciye üçüncüye göç ettiriyorlar, bizi hep mülteci bırakıyorlar." dedi.
İşgalcilerin çekilmesi halinde Tulkerim Mülteci Kampı'na "kesinlikle" döneceğini vurgulayan Meri, "Evim yıkılmış bile olsa gidip orada bir çadırda kalırım. Tüm çocukluğum, hatıralarım burada. Ben Nur eş-Şems kampında doğdum. Oradaki evimiz de yıkıldı, kız kardeşlerimin evleri, hepsi yıkıldı. Bizim için bir yer kalmadı. Ama dönmek istiyoruz." diye konuştu.