Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, geçtiğimiz günlerde vefat eden Marmara Üniversitesi (MÜ) İlahiyat Fakültesi emekli öğretim üyesi Prof. Dr. İsmail Karaçam’ın ardından bir yazı kaleme aldı.
89 yaşında vefat eden hocası Karaçam’ın vefatından duyduğu üzüntüyü dile getiren Erbaş, Arafat vakfesi öncesinde gıyabi cenaze namazı da kıldırmıştı.
İşte Erbaş’ın Karaçam için kaleme aldığı o yazı:
Arafat’ta vakfe duası öncesi gıyabi cenaze namazı kaç Müslüman’a nasip oldu acaba!
Kur’an’a hizmet edeni Allah her vesileyle mükâfatlandırır.
Burdur’un bir köyünde doğmuş, büyümüş, küçük yaşta hafız olmuş, imam hatip lisesinin ve Yüksek İslam Enstitüsünün ilk öğrencilerinden ve ilk hocalarından biri olan İsmail Karaçam hocamız, öncelikle Kur’an’ın doğru okunması için gösterilmesi gereken en büyük titizliği gösterirdi. “Kur’an-ı Kerim’in Faziletleri ve Okuma Kaideleri” isimli eserinde bu konuyu en ince detaylarına kadar ele almıştır. Ondan ders alan binlerce talebesi, Kur’an’ın doğru okunmasında gösterdiği titizliğin ve gayretin en yakın şahitleridir.
Kur’an’ın doğru anlaşılması için “En Büyük Mucize: KUR’AN” isimli eserini yazdı. Ayrıca Elmalılı Hamdi Yazır’ın tefsirinin sadeleştirilmesi heyetinde yer aldı. Diğer bütün eserleri de Kur’an ile ilgilidir. Özetle, 90 yıllık ömrünü Kur’an’ın hıfzına, öğrenilmesine, öğretilmesine, anlatılmasına, anlaşılmasına ve yaşanmasına adadı. Yani “Hayruküm men tealleme’l-Kur’âne ve allemehû” müjdesine nail olan en hayırlılardan oldu.
Marmara İlahiyat Fakültesi’nde Kur’an-ı Kerim dersimize üç yıl boyunca hep o girdi. Dersini çok sever, titizlenir, kendisinden sonra sınıfa giren öğrenciye kızar, bir daha yapmasınlar diye bazen sınıfa almaz; öğrenmeden kimseyi geçirmez, kimsenin gözünün yaşına bakmaz, dersinin hakkını fazlasıyla verirdi. Bir gün derste demişti ki:
“Çocuklar! Biliyorum, bugün bana kızıyorsunuz ama ileride ‘Ben İsmail Karaçam’ın eleğinden geçtim.’ diyerek bana dua edeceksiniz.”
Gerçekten de öyle oldu. Çoğumuz ondan öğrendiklerimizle öğrencilerimize Kur’an dersi anlattık.
Tefsirdenx yüksek lisans ders dönemini bitirdik. Danışman atamalarını heyecanla bekliyoruz. Açıklandı, baktım benim nasibime İsmail Karaçam düşmüş. Önce korktum, heyecanlandım. “Hocayla nasıl çalışırız?” diye endişelendim. Başladık çalışmaya. Lisans döneminde nasıl titizse, lisansüstü çalışmalardaki hocalığında da aynı şekilde titizdi. Takip, tenkit, tavsiye… Üç T’yi en iyi şekilde uyguluyordu. Sonra şükretmeye başladım: “Hocadan daha çok istifade edeceğim inşallah,” dedim.
Tefsir usûlü konularından biri olan “Kur’an’daki Tekrarlar” başlığı altında bir tez çalışması verdi bana. Başladım çalışmaya. Fakültedeki yoğunluğu dolayısıyla zaman bulup tezimle ilgili yazdıklarımızı birlikte müzakere edemediğimiz için Kadıköy Kızıltoprak’taki evinin adresini verdi: “Her bölümü bitirdiğinde eve gel, birlikte okuyalım,” dedi. Öyle yaptık. Bir kere, iki kere değil; defalarca evinde tezimle ilgili yazdığım bölümleri birlikte okuduk. Rahmetli eşi de bize çay, kahve yapıp büyük bir nezaket ve gönül hoşluğuyla ikram ederdi. O da öğretmendi. Öğrencinin kıymetini, ilim adamı yetiştirmenin önemini bilenlerdendi. Rabbim rahmetiyle muamele eylesin, mekânı cennet olsun.
Tezim bitti. Savunmamda danışmanım İsmail Karaçam ile birlikte Ali Osman Yüksel ve Mehmet Erkal hocalarımız da vardı. Üçü de dâr-ı bekâda… İnsanları karanlıklardan aydınlığa çıkarsın diye en büyük mucize olan Kur’an kendisine gönderilen âlemlerin efendisi Hz. Muhammed Mustafa’ya komşu olsunlar inşallah.
“Kur’an’daki Tekrarlar ve Hikmetleri” isimli tezimi kitaplaştırdım, Diyanet Yayınları’ndan yayınlandı. Kitabı imzalayıp İsmail Karaçam hocamıza takdim ettim. Önsözünde kendisinin bu yönlerinden bahsetmiştim. Nasıl mutlu olmuştu, nasıl içten dua ve teşekkür etmişti, anlatamam.
Sakarya İlahiyat Fakültesi’nde dekan olduğum süre içerisinde kendisini davet edip Kur’an sempozyumlarında konuşturduk. Bu vesileyle birikimini ve Kur’an’ın eğitimine, öğretimine verdiği değeri anlatmasına imkan sunduk. Bundan çok mutlu olurdu.
Geçen yıl buradan, Mekke’den aramış, bayramını tebrik etmiştim. Uçmuştu havalara. Bu yıl yine arayacaktım, ancak ömrü vefa etmedi. Arefe günü, Arafat’ta öğle namazının ardından vakfe duamızdan önce kendisi için gıyabi cenaze namazı kıldık. Arafat’ta cenaze namazını kıldırmak bize nasip oldu.
Rabbim mekânını cennet, makamını âlî eylesin.
İlahiyat fakültelerinde, imam hatip liselerinde onun gibi dersinin hakkını veren hocaların sayısını artırsın. Ne kadar da çok ihtiyacımız var onun gibi Kur’an hocalarına… İlahiyat fakültelerindeki Kur’an-ı Kerim dersi veren hocalarımız, öğrencilerine onun gibi hocalarımızı tanıtmalı. Çünkü her ilahiyat fakültesi mezunu bir şekilde ya Diyanet İşleri Başkanlığı’nda, ya imam hatip liselerinde ya da lise ve ortaokullardaki seçmeli Kur’an derslerinde Kur’an öğretimi işini yapacaktır. Öğrencilerimizi ne kadar iyi yetiştirirsek, onlar da Kur’an kursu öğreticisi, imam, müezzin gibi Diyanet’te görev yapan bir hoca ya da Millî Eğitim’de öğretmen olduklarında öğrencilerini o kadar iyi yetiştirmenin gayreti içerisinde olurlar.
Mekke’den, vahyin merkezinden herkese selam ve dua ediyorum.