Bazen kelimeler yetersiz kalır. Bazen harfler kırılır hürmetsizlik karşısında. İşte yine böyle bir zamanın eşiğindeyiz. Gönüllerimizin sultanı, iki cihan serveri, merhamet Peygamberi Muhammed Mustafa’ya (sas) yönelik yapılan çirkinlikler ne yazık ki bir kez daha vicdanları kanatmıştır. Her çağın insanı gibi bizler de biliyoruz ki hakikate gözünü yuman, kalbini kinle karartan, dilini ve kalemini hoyratça kullananlar olacaktır. Fakat biz onların seviyesine inmeyeceğiz. Çünkü biz, affetmeyi öğütleyen bir Rabbin, hikmetle davranmayı öğreten bir Peygamberin ümmetiyiz. Kötülüğe iyilikle karşılık vermeyi şiar edinmiş bir medeniyetin mirasçılarıyız. Bizim cevabımız kinle değil ahlakla; nefretle değil, hikmetle olacaktır.
Hz. Peygamber (sas), Kur’an’ın ifadesiyle “Âlemlere rahmet olarak gönderilmiştir.” (Enbiyâ, 21/107) O, sadece müminlere değil tüm insanlığa gönderilmiş bir merhamet elçisidir. Derin bir sevgiyle ümmetini düşünen, taşlayanları beddua ile değil duayla karşılayan, kendisine kötülük edene iyilikle mukabele eden bir önderdir O. Taif’te taşlandığında, Cebrail (as) gelip dağları başlarına yıkmayı teklif ettiğinde, “Hayır!” demiş, “Belki onların soyundan Allah’a kulluk edecek insanlar gelir.” İşte budur Hz. Muhammed (sas) O’nun ahlakı, sabrı, rahmeti bu çağın vicdanına ışık tutacak en büyük örnektir.
Onu anlamak, O’nu tanımak demek insafı, nezaketi, adaleti ve hakkaniyeti öğrenmek demektir. Biliyoruz ki Peygamberimize yapılan saldırılar, özgürlük değil ölçüsüzlüğün, ahlaksızlığın ve değer körlüğünün ta kendisidir! Bir insanın kutsalına saldırmak, fikir üretmek bir tarafa adeta kin kusmaktır! Oysa gerçek özgürlük başkasının inancına, kutsalına saygı göstererek yaşanır.
Fikirler eleştiriye açılabilir ama hakaretin, alaycılığın, çarpıtmanın adı asla fikir özgürlüğü olamaz! Efendimiz (sas)'e dil uzatanlar, O’nun yüceliğinden bir şey eksiltemez. Zira Allah Teâlâ buyurur: (Seninle) alay edenlere karşı biz sana yeteriz. (Hicr, 15/95) O’na dil uzatan, aslında kendi karanlığını ortaya koymaktadır. Çünkü nurdan rahatsız olan yalnızca karanlıktır!
Bugün bize düşen Efendimiz (sas)'i doğru tanımak ve doğru tanıtmaktır. Onu savunmanın en güzel yolu O’nun ahlakıyla ahlaklanmak, O’nun izinden gitmektir. Ona olan sevgimizi sözün ötesine taşıyıp, davranışlarımızla da ortaya koyabilmektir. Biz, kırıcı sözlere karşı sakinliğimizi koruyup, iftiralara karşı gerçeği dile getirmeye mecburuz.
Unutulmamalıdır ki Peygamberimize dil uzatmak, hem onun mübarek şahsiyetine hem de insanlığın ortak vicdanına bir saldırıdır!