Yaşasın İslam!
Bu sloganı çok duymuşuzdur. Hatta son zamanlarda çocuklara, verilen selamı şu ifadelerle almaları öğretiliyor: “Aleyküm selam. Bu ne güzel kelam. Yaşasın İslam. Bir Allah’a inanan, Müslümanız Müslüman.” Bugün artık çocukların dilinde de yankılanmaya başlayan “Yaşasın İslam!” sloganı ne kadar coşkulu ve gurur verici değil mi? Bu slogan son zamanlarda beni, Kur’an’da yer alan Fil Olayı’nı düşünmeye sevk ediyor. Hani Yemen valisi Ebrehe Hıristiyanlığı yaymak için Kabe’ye karşılık San’a’da büyük bir katedral inşa ettirmişti. Fakat insanlar buraya gelmeyip Kabe’de ibadet etmeye devam edince Ebrehe, Mahmud adlı filin de bulunduğu büyük bir ordu ile Kabe’yi yıkmaya karar vermişti. Mekke’ye yaklaşınca halka ait otlayan develeri gasp ederek ordugaha getirtmişti. Bunlar arasında Hz. Peygamber’in (sav) dedesi Abdulmuttalib’in de 200 devesi vardı. Abdulmuttalib, develerinin gasp edildiğini duyunca gidip Ebrehe’den onları istemişti. Kabe’nin yıkılmaması için ricada bulunmak yerine yalnız develer

Bu sloganı çok duymuşuzdur. Hatta son zamanlarda çocuklara, verilen selamı şu ifadelerle almaları öğretiliyor: “Aleyküm selam. Bu ne güzel kelam. Yaşasın İslam. Bir Allah’a inanan, Müslümanız Müslüman.”
Bugün artık çocukların dilinde de yankılanmaya başlayan “Yaşasın İslam!” sloganı ne kadar coşkulu ve gurur verici değil mi? Bu slogan son zamanlarda beni, Kur’an’da yer alan Fil Olayı’nı düşünmeye sevk ediyor. Hani Yemen valisi Ebrehe Hıristiyanlığı yaymak için Kabe’ye karşılık San’a’da büyük bir katedral inşa ettirmişti. Fakat insanlar buraya gelmeyip Kabe’de ibadet etmeye devam edince Ebrehe, Mahmud adlı filin de bulunduğu büyük bir ordu ile Kabe’yi yıkmaya karar vermişti. Mekke’ye yaklaşınca halka ait otlayan develeri gasp ederek ordugaha getirtmişti. Bunlar arasında Hz. Peygamber’in (sav) dedesi Abdulmuttalib’in de 200 devesi vardı. Abdulmuttalib, develerinin gasp edildiğini duyunca gidip Ebrehe’den onları istemişti. Kabe’nin yıkılmaması için ricada bulunmak yerine yalnız develerin istenmesini garipseyen Ebrehe’ye Abdulmuttalib, “Ben develerimin sahibiyim. Kabe’nin de bir sahibi ve koruyucusu vardır. Elbette onu koruyacaktır.” diye karşılık vermiş ve develerini alarak Mekke’ye dönmüştü. Ertesi gün Ebrehe, ordusuna hücum emri vermiş ancak yerinden kımıldayamayan orduyu, Ebabil kuşları taşlayarak kurt yemiş yaprağa çevirmişti. Abdulmuttalib’in “Ben develerimin sahibiyim. Kabe’nin de bir sahibi ve koruyucusu vardır. Elbette onu koruyacaktır.” sözü ne kadar sarsıcı değil mi? Yüce Rabbimiz “Onlar ağızlarıyla Allah’ın nurunu söndürmek istiyorlar. Halbuki kafirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır.” (Saff, 61/8) buyuruyor.
Evet, bu dinin sahibi Allah’tır (cc) ve nice Ebrehelere rağmen Yüce Allah bu dini kıyamete kadar koruyacaktır. “Yaşasın İslam” sloganına karşılık, Fil Suresi’nde İslam’ın zaten yaşayacağı mesajını bulmak mümkündür. Biz müminlere düşen görev, imanımıza şahit olacak bir hayat yaşamaktır. İslam’ın yaşayacağı hakikatini bilinçli bir duruşla da ortaya koymaktır. Secdelerimiz, oruçlarımız, infakımız, doğruluğumuz, merhametimiz, iffetimiz, adaletimizle... “Yaşasın İslam” diye haykırdıktan sonra, sabah namazına kalkmazsak, ticaretimize hile katarsak, yalan, gıybet ve iftirayla insanlara zarar verirsek, hülasa İslam’ın reddettiği bir hayatı yaşarsak o zaman bu söz, ruhunu yitirir.
Son olarak, Abdulmuttalib’in duruşu bugün İslam’a hizmet etme görevini üstlenen bizlere çok önemli bir mesaj verir:
Biz İslam’ın sahibi değil hadimiyiz. İslam’a hizmet payesinin bize lütfedilmiş bir sorumluluk olduğunu asla unutmamalıyız. Biz olmasak İslam yaşamayacakmış gibi bir zehaba kapılmamalıyız. Bilakis İslam’ın yaşanmasına bizi de vesile kıldığı için Rabbimize şükretmeliyiz. Dahası, Nasr Suresi’nde işaret edildiği gibi, bu uğurda koştururken yaptığımız hata ve noksanlıklar için ayrıca istiğfar etmeliyiz.
Selam olsun İslam’ı yaşayanlara…
Selam olsun bu uğurda koşturanlara…
Bu içerik hakkında ne hissediyorsunuz?






