Cami ve Cemaat Olma Sorumluluğu

Asr-ı saadetten günümüze camiler önemini hiç kaybetmemiştir. “Biz Müslümanlar olarak ne kadar değerlendirebiliyoruz?” sorusunun cevabı ayrı bir konudur. Mescitler ve camiler bizi besleyen temel mekanlarımızdır. Camilerin en temel konularından birisi camiye gelen cemaatlerdir. Asr-ı saadet örneğinden biliriz ki camiler, toplumun her kesimine kucak açan, usulüne uygun kimseden izin alınmadan girilebilecek tek mekan olma özelliği taşımaktadır. Camilere cemaat olma sorumluluğu sadece fazla sevap elde etmek için değildir. İbadetlerin yerine getirilmesinde Peygamber Efendimiz (sas)‘in uygulamaları, tavsiye ve emirleri bizim için öncelikli bir konudur. Yerine getirdiğimiz bir ibadet veya davranışın şüphesiz birden fazla kazanımları vardır. Cemaat Olmanın Kazanımları Mescitler ve camiler tevhidin en temel göstergesidir. Toplumdaki isim ve ünvan farklılığına rağmen mescit ve camide herkes bir ve eşittir. Dini bilgilerin ve pratiklerin ilk öğrenildiği mekanlar mescitler ve camilerdir

Cami ve Cemaat Olma Sorumluluğu

Asr-ı saadetten günümüze camiler önemini hiç kaybetmemiştir. “Biz Müslümanlar olarak ne kadar değerlendirebiliyoruz?” sorusunun cevabı ayrı bir konudur. Mescitler ve camiler bizi besleyen temel mekanlarımızdır.

Camilerin en temel konularından birisi camiye gelen cemaatlerdir. Asr-ı saadet örneğinden biliriz ki camiler, toplumun her kesimine kucak açan, usulüne uygun kimseden izin alınmadan girilebilecek tek mekan olma özelliği taşımaktadır. Camilere cemaat olma sorumluluğu sadece fazla sevap elde etmek için değildir. İbadetlerin yerine getirilmesinde Peygamber Efendimiz (sas)‘in uygulamaları, tavsiye ve emirleri bizim için öncelikli bir konudur. Yerine getirdiğimiz bir ibadet veya davranışın şüphesiz birden fazla kazanımları vardır.

Cemaat Olmanın Kazanımları

Mescitler ve camiler tevhidin en temel göstergesidir. Toplumdaki isim ve ünvan farklılığına rağmen mescit ve camide herkes bir ve eşittir.

Dini bilgilerin ve pratiklerin ilk öğrenildiği mekanlar mescitler ve camilerdir. Temelleri asr-ı saadete dayanan camilerdeki eğitim geleneğini biz özellikle yaz döneminde devam ettirmekteyiz. Yine velilerin isteğine bağlı olarak yıl içinde de bu eğitimi sürdürmekteyiz.

Aynı işi yapanlar arasındaki kaynaşma daha güçlü olur. Toplumda herkesin farklı meşguliyetleri vardır. Aynı işi yapanların oluşturduğu meslek teşekkülleri vardır. Ama bir de toplumun tamamını kapsayan bir davranış vardır ki o da mescitlere ve camilere cemaat olarak bu birlikteliği sağlamaktır.

Farklı yaş grupları mescitler ve camilerde toplanır ve etkileşim oluşur. Her toplum için önemli olan fertler arasındaki tanışma ve etkileşimi en güzel şekilde mescitler ve camiler bize sağlar.

Aydın-halk kaynaşması kendiliğinden oluşur. Özellikle Cuma namazları, Ramazan günleri ve bayram günleri gibi özel günlerde bu daha güçlü yaşanır. Bir toplumun aydınları içinde yaşadığı insanların değerlerinden habersiz olursa sağlıklı düşünemezler. Topluma ait temel değerler bilinmez ise, ayrışmalar ve uzaklaşmalar başlıyor.

İslami kültürün nesillere aktarılması ve camilerde sınıf farkının olmadığının gösterilmesi en güzel mescitlerde ve camilerde yaşanır. Sadece ibadetler değil, topluma ait birçok güzellikleri sürekli cemaati olduğumuz camilerde büyüklerimizden görerek ve yaşayarak öğreniriz.

Tanışıklık ve dayanışma çok güçlü bir şekilde yerine gelir. Özellikle haberleşmenin zor olduğu dönemlerde haber akışı çok hızlı bir şekilde mescitler ve camiler sayesinde yerine gelmiştir. Her türlü teknolojik imkana rağmen mescitlerin ve camilerin bize sağladığı tanışıklık imkanını başka hiçbir şey veremez.

Cemaate devam etme güzelliği birlikte iş yapma ruhunu kazandırır. İlk tekbire yetişme dikkati, zamana riayet ve beş vakit karşılıksız Allah rızası için çalışma alışkanlığı bize fert ve toplum olarak ayrı bir kazanım sağlar.

Günde beş vakit okunan ezan ise başlı başına ayrı bir değerdir. Dünyanın neresinde olursa olsun ezan sesi Müslümanların birliğini temsil eden Nebevi bir mirastır. Özellikle tarihin değişik dönemlerinde bu topraklarda ezanın aslı üzere okunmasına karşı çıkanlar esasında birliğimize karşı çıkıyorlardı.

İmam Yanılırsa

İlmihal kitaplarımızda namazla ilgili geniş bilgiler vardır. Namazın fıkhi boyutu elbette önemlidir. Yani namazda kıyam, rükû, secde ve tahiyyat gibi rükünler asıldır. Bununla beraber namazdaki her bir duruşun / rüknün, okunan ayet ve duaların da bize öğrettiği veya öğretmesi gereken hususlar vardır. Bu hususlardan birisi de imamın yanılması durumunda cemaatin ne yapacağıdır. Bu konuda hüküm açıktır. İmam yanılınca erkek cemaat: Sübhanallah, diyerek, kadın cemaat ise sağ elini sol eline vurarak uyarır. Yani “uydum imama” diyerek cemaat olmak bizi sorumluluktan kurtarmıyor. Camide veya herhangi bir yerde cemaatle namaz kılmak esasında aynı ruhu, aynı duyguları paylaşmanın güzelliğini bize yaşatır. Herkes kıbleye yönelmiştir. Yani hedefleri birdir. İmam Kur'an-ı Kerim’den ayetler okur. Yani bizi ayakta tutan Allah’ın ayetleridir. Sadece O’nun önünde eğilir ve secdeye kapanırız. İşte rükünleri yerine getirirken olası bir hata veya eksiklikte cemaat, ibadet bilinci ve şuuruyla imama tabi olduğu için meydana gelecek bir hatada tabi olduğu imamı “sübhanallah” diyerek uyarır.

Büyüklerin ifadesi ile namaz, etemmü’z-zikir’dir. Bütün zikirleri kendisinde toplamıştır. Namazın fert ve topluma kazandırdığı maddi ve manevi kazanımlar büyüktür. Ama öncelikle bu ibadetin ibadet bilinci ve şuuruyla yerine getirilmesi esastır. Sadece bu kısımdan bile öğreniyoruz ki özellikle cemaatle kılınan namazın kazanımlarından birisi de şudur: Yanlış olan bir hususa duyarsız kalamayız. Bu durum aynı zamanda bir hadis-i şerifte ifade buyurulan bir hususu hatırlatıyor. Yazımızı bu hadisle bitirelim. Şöyle ki;

Nu’man b. Beşir’den nakledildiğine göre Hz. Peygamber (sas) şöyle buyurmuştur:“Allah Teala’nın koymuş olduğu sınırlara uygun yaşayanlar ile bu sınırları ihlal eden kimselerin durumu, bir gemiye binmiş, gemi içerisindeki yerleri kura ile belirlenmiş iki grup insanın durumuna benzer; Bunlardan bir kısmı geminin alt tarafında, bir kısmı da üst tarafında yolculuk etmeye hak kazanmıştır. Alt kattakiler (su ihtiyaçlarını karşılamak için) üsttekilerin yanına giderler. (Bir süre sonra), "(Sudan) nasibimizi almak için (geminin altından) bir delik açsak da yukarıdakileri rahatsız etmesek." derler. Eğer yukarıda bulunanlar aşağıdakilerin isteklerini yapmalarına izin verirlerse gemidekiler hep birlikte helak olur. Fakat onlara engel olurlarsa hem onlar hem de kendileri kurtulur.” Buhari, Şirket, 6 (Hadislerle İslam,3/97)

Bu içerik hakkında ne hissediyorsunuz?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow