Hayata Dair - Huzura Durup Gerçek Huzuru Bulmak
Kimimiz işe, kimimiz okula yetişme telaşında kimimiz de haneyi çekip çevirmenin… Evden çıktığımız ve eve geri geldiğimiz saatler değişmese de duygularımız inişli çıkışlı merdivenler gibi farklı yerlere götürebiliyor bizleri. Yolculuktayız. Bir hayat yolculuğunda. Yol ilerledikçe bazen beden yorgun düşüyor bazen de ruhumuz. Dünya meşgalesi içinde kendimizi kaybedebiliyoruz. Her yere, herkese yetişelim derken kendimizi unutabiliyoruz. Sonra bir ses yükseliyor minarelerden; “Gel biraz dinlen, Allah’la buluş ve kendini bul!” diyor adeta. Bir kapı açılıyor sanki önümüze günde beş vakit. O kapıdan girip bir sığınağa ulaşıyoruz sanki. Ruhumuz sükûnet buluyor. O anda yeniden kendimize geliyor, özümüzü buluyoruz. Namaz…Yaratılış gayesini hatırlayıştır. Bir boşlukta olmayıştır. Rükuya varış secdeyle yakarıştır. Hayatın her anına bu ruhu taşımak için gayretli bir duruştur. “Muhakkak ki namaz, hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar.” (Ankebut 29/45) ayetinin gereğince davranıştır. Alemin özü o

Kimimiz işe, kimimiz okula yetişme telaşında kimimiz de haneyi çekip çevirmenin… Evden çıktığımız ve eve geri geldiğimiz saatler değişmese de duygularımız inişli çıkışlı merdivenler gibi farklı yerlere götürebiliyor bizleri.
Yolculuktayız. Bir hayat yolculuğunda. Yol ilerledikçe bazen beden yorgun düşüyor bazen de ruhumuz. Dünya meşgalesi içinde kendimizi kaybedebiliyoruz. Her yere, herkese yetişelim derken kendimizi unutabiliyoruz. Sonra bir ses yükseliyor minarelerden; “Gel biraz dinlen, Allah’la buluş ve kendini bul!” diyor adeta. Bir kapı açılıyor sanki önümüze günde beş vakit. O kapıdan girip bir sığınağa ulaşıyoruz sanki. Ruhumuz sükûnet buluyor. O anda yeniden kendimize geliyor, özümüzü buluyoruz.
Namaz…Yaratılış gayesini hatırlayıştır. Bir boşlukta olmayıştır. Rükuya varış secdeyle yakarıştır. Hayatın her anına bu ruhu taşımak için gayretli bir duruştur. “Muhakkak ki namaz, hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar.” (Ankebut 29/45) ayetinin gereğince davranıştır. Alemin özü olduğunu unutmayıştır. Özünden ayrılmayıp rızayı ilahiye talip olduğunda yoluna iyiliklerin çıkacağının bilinciyle yaşayıştır.
Ailemiz… Yoldaki yoldaşlarımız. Yüreğimiz daraldığında, kalabalıklar içinde yalnız kaldığımızda yanına koştuklarımızdır onlar. Birlikte anlam bulduklarımız. Ne olursa olsun sığındıklarımız. İhtiyaç duyduğumuz her an yanımızda bulduklarımız. İhtiyaçlarını karşılamak için emek harcadıklarımızdır ailemiz. Rızkımızdır; bize verilen en büyük nimetlerdendir.
Kaybettiklerimiz, kazandıklarımız, bulduklarımız ya da aradıklarımız. Ya olmazsa diye telaşlandıklarımız… Her şey hayatı paylaştığımız ailemizle, sevdiklerimizle daha anlamlıdır aslında. Bizi Rabbimize yaklaştıran ibadetlerimizi ailemizle birlikte yapmak ne kadar da değerlidir.
“Aile fertlerine namazı emret, kendin de bunda kararlı ol. Senden rızık istemiyoruz, asıl biz seni rızıklandırıyoruz. Mutlu gelecek, günahlardan sakınanların olacaktır.” (Taha, 20/132) buyuruyor Rabbimiz.
Cenab-ı Hakk’ın, Sevgili Peygamberimize hem ailesine hem de ümmetine namaz kılmalarını, kendisinin de sabır ve sebatla namaza devam etmesini emretmesindeki hikmetleri düşünmelidir öyleyse! Rızık endişemizin ibadetlerimize engel olmaması gerektiğini bilmelidir.
Asıl rızkın ailece secdede buluşabilmek olduğunu fark etmelidir. Aynı kıbleye yönelen kalpler, hep birlikte semaya açılan eller Allah’ın sonsuz rahmetine talip değil midir? Sabah ezanıyla uyanılan bir evde ailece durulan namaz en güzel şükür sofrasıdır.
Günün sonunda, gecenin sessizliğinde tekbir alıp Allah’a yönelen bir aile, zihnini de kalbini de dışarının karmaşasından arındırmıştır. Mazlum coğrafyalardan yankılanan seslere ise kulaklarını kapatmamıştır. Azim, gayret ve tevekkülü kuşanmıştır. Zira onlar dün için hayıflanmadan yarın için sürekli kaygılanmadan bugünün hakkını vermenin bir formülünün huzura durup gerçek huzuru bulmak olduğunu unutmamıştır.
Bu içerik hakkında ne hissediyorsunuz?






