Anladım işi, sanat Allah'ı aramakmış;
Marifet bu, gerisi yalnız çelik-çomakmış...
Necip Fazıl Kısakürek
Sanat
Güzel bir ses, tasarımı iyi olan bir bina veya özel hazırlanmış bir giysi her insanın dikkatini çeker. “Göze hitap ediyor” diye bir ifade kullanırız. Günümüzde özellikle sosyal medyanın büyük bir hızla hayatımızda yer almasıyla çok farklı görseller ile karşı karşıya kalıyoruz. Kısa süreli görüntüler, daha çok tebessüm ettirmek amaçlı ama çoğu zamanda ahlaki ölçüleri olmayan durumlar ile karşı karşıya kalıyoruz. Ve özellikle gençler bu kontrolsüz alanda tek başına kalıyor.
Sanat bir toplum için önemli bir göstergedir. Bayram Akdoğan hocamız sanat kavramı konusunda şu tarifi benimsiyor: “Sıkıntı sürecinde olgunlaşan, düşünceyle yoğunlaşan, emekle hazırlanan ve en iyiyi vermeyi amaçlayan faaliyettir” (Sanat, Sanatçı, Sanat Eseri Ve Ahlak, AÜ İlahiyat Fak Dergisi, CİLT: XLII)
Her toplum, kendi ait olduğu inanç ve düşünce dünyasının yansıması olarak sanatın her dalında varlığını ortaya koyar. Asr-ı Saadet’ten günümüze sanat konusunda İslam dünyasının gösterdiği gelişme ve tabi ki duraklama dönemleri vardır. Mesela, hat sanatının gelişim süreci, Endülüs Müslümanlarının ortaya koyduğu çalışmalar ve ecdadımız Osmanlı döneminin mimarisi herkesin takdir ettiği ortak değerlerdendir. Müslüman yaptığı bir işin güzel olmasına dikkat eder. Yaşadığı zaman ve zemine uygun, insanların hatta diğer varlıkların yararına olmasına gayret gösterir. Hz. Peygamber (sas) şöyle buyurmuştur: “Muhakkak ki Allah güzeldir, güzelliği sever...” (Hadislerle İslâm, I/225). Yine Hz. Peygamber Efendimiz (sas)’in bir cenazenin defni esnasında kabrin içindeki taşın düzeltilmesini istemesi çok anlamlıdır. Yani hayatın her alanında tertip ve düzeni öğretmiştir.
Sanatsız toplum olmaz. Bir milletin inancı, dili, estetik anlayışı ve millî zevkleri, adeta onun ruhu gibidir. Varlığını sürdürmek isteyen milletler, bu değerlerine sahip çıkmak zorundadırlar. Sanat anlayışı bir toplum işidir. Topluma yüksek sanat duygusunu kazandıracak olan kurumlara ihtiyaç vardır. Bu konuda yöneticilere, düşünürlere, yazarlara ve büyüklere büyük görevler düşmektedir. Kişisel gayretler de önemlidir. Ancak kurumsal çalışmaların daha etkili olduğu açıktır.
28.11.2023 “Savaş Kelimelerle Devam Ediyor” başlıklı makalemiz bu köşede yayınlanmıştı. Şimdi de “Savaş Sanat ve Sinema ile Devam Ediyor” diyoruz. Hatta sadece sinema ile değil, dijital dünyanın bütün imkânları ile devam ediyor. Özellikle dijital dünyanın teknik alt yapısı başlı başına ayrı bir konudur. Gazze’de yaşanan soykırıma karşı yapılan yayınların teknik altyapı ile nasıl da engellendiğini her an görmekteyiz. Ama içerik olarak alternatif üretmek ve var olan yanlışları izale etmek için çok güçlü bir çalışma gerekmektedir.
Sinema Sektörü
Özel kanallarda ve özellikle şifreli kanallarda yayınlanan film ve dizilerde mesaj vermek, toplumları yönlendirmek ve etki altına almak için ustaca çalışmalar devam ediyor. Genelde Hristiyan inancına dair diyaloglar ve mekânlar mutlaka yer alıyor. Kullanılan renkler, LGBT gibi yapıların ve bu tip kişilerin sahne aralarında yer alması bazen üstü örtülü bir şekilde bazen de açıktan topluma ustaca yansıtılmaktadır. Gazze özelinde şunu daha iyi görüyoruz ki sinema ve dizi sektöründe Yahudilerin ikinci dünya savaşında Almanya özelinde yaşadıkları, sinema tekniğinin en ince ayrıntıları kullanılarak biz zamanında bunları yaşadık, bizim yaptığımız ve yaşadıklarımızın yanında bunlar ne ki! demeye getiren bir durum ile karşı karşıyayız.
Şiddet, Uyuşturucu ve Fuhuş
Özellikle gençlerin ilgisini çeken şiddet ve öldürme sahnelerine çok geniş yer veriliyor. Sinema dili çok etkili ve tüketici bir dildir. Geniş kitlelere ulaşma derdi, ekonomik boyutu ve sürdürülebilir olma gibi hususlar çok da kolay değildir. Rol gereği öne çıkarılan kadın ve erkek aktörler aynı zamanda topluma sunulan rol-modellerdir. Özelde de kadının / kadınların nasıl bir rol alması gerektiği, çocuk doğuran ve büyüten değil, aynı zamanda en zor operasyona katılabilecek bir biyolojik donanıma sahip olduklarını da öğretiyor! Bu ve buna benzer mesajlar ustaca verilmeye devam ediyor.
Konusu uyuşturucu ile mücadele gibi gösterilen filim ve dizilerde bile uyuşturucunun reklamı yapılabiliyor. Hatta kolay ulaşma yolları bile öğretiliyor. Bütün dünya için büyük bir bela haline gelen uyuşturucu ile mücadele için hukuki tedbirler artırılmalı ve reklamı anlamına gelecek hususlardan da kaçınılmalıdır.
Aile kurumuna karşı yıkıcı sahneler pervasızca yapılıyor. Nikâhsız beraberlik (fuhuş) sıradan bir iş gibi gösteriliyor. Bir olayı hikâye etmek adına oluşturulan senaryolar var. Bunların tahribatı ve toplumda oluşan yaralar nasıl kapanacak? İzleme oranı / imkânı yüksek olan saatlerde aile içi kavgaların ve diğer olumsuzlukların problem çözme adına topluma sunulması, insanların özelde yaşadıkları, çarpık ilişkileri ve yanlışlarının reklam edilmesi ne kadar da kötü.
İslam Dünyasından Sahneler
Filim tekniği açısından bir plato gibi olan Afrika özelinde birçok İslam ülkesi kameraya yansıyor. Senaryo gereği kahraman veya onu kovalayanların yolu İslam ülkelerinden birisine düşüyor. Ve oradan İslam dünyasının iç acıtan görüntüleri, kadınların ve çocukların zor halleri oldukça yaygın yansıtılıyor. Bu arada Müslümanların menfaatçi ve basit dünyalıklar karşısında her türlü kötülüğü yapabilecek durumda oldukları imajı açıktan işleniyor.
Çare?
Yasaklamak veya engel koymak bir yere kadar sürdürülebilir. Bu konuda objektif hukuk kuralları da olmalıdır. Ama özellikle günümüzde teknolojinin sunduğu imkânlar ile engel koymak daha da zorlaşıyor. İslam dünyası kendi sanat açılımını yapmaz ise başka toplumları izlemeye ve takip etmeye devam edecektir. Hem dijital dünyanın imkânları hem de sanata dair olması gerekenler konusunda ortak akıl üretmeliyiz. Hiçbir sanat dalının diğerlerinden bağımsız olamayacağı aşikârdır. Sanatın bütün dalları meşruiyyet çizgisi dikkate alınarak teşvik edilmelidir. Alanda yürütülen her bir çalışma kıymetlidir. Gençlerimizi taklitten kurtaracak, özgün çalışmalara yol verecek alt yapımızı da oluşturmalıyız. Sanat çalışmaları uzun solukludur. Ciddi emek ve zaman ister. Mizahtan sinemaya, tiyatrodan resim yapmaya varıncaya kadar özellikle gençlerimizin önü açılmalıdır. Bu konuda hepimizin ortak yolu, derdi ve endişesi meşruiyyet zemini olmalıdır.
Teşekkür
Kurulduğu günden bu tarafa çok güzel içerikler üreten Başkanlığımız Dijital Hizmetler Daire Başkanlığımıza teşekkür ederiz. Ciddi bir emek mahsulü olan bu çalışmaları da etrafımıza duyurmalıyız.